Giriş
09.03.1998 tarihli ve 3417 sayılı Kanun ile çalışan devlet memurları ve işçileri tasarruf etmeye teşvik etmek amacıyla aylık ve ücretlerinden tasarruf teşvik kesintisi yapılmasına ve rağmen bu kesintiler 24.04.2003 tarihinde 4853 sayılı Kanunla çalışanlara geri ödenmesi gerekirken zamanında ödemeler yapılmamıştır.
Halihazırda çoğu vatandaş, zamanında aylık ve ücretlerinden tasarruf teşvik kesintilerinin yapıldığını, bu kesintilerin T.C. Ziraat Bankası’nda kendi isimlerine açılan hesapta nemalandırıldığını dahi bilmemektedir. Bu durumu öğrenen çalışanlar zamanında bağlı oldukları kuruma başvurarak yapılan kesintileri geri talep etmekteyse de kurumlar tarafından olumlu cevap verilmemektedir.
Bu yazımızda 1998 – 2003 yılları arasında aylık ve ücretlerinden tasarruf teşvik kesintileri yapılan ancak bu kesintileri nemaları ve faizi ile birlikte kurumdan geri alamayan çalışanların ilgili alacaklarını nasıl geri alacakları hususu izah edilmiştir.
Yasal Çerçeve
09.03.1998 tarihli ve 3417 sayılı Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair Kanunun 2’inci maddesi ile;
- Aylıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu ve 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu hükümlerine göre almakta olan kamu görevlileri ile kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kuruluşlarda çalışanların,
- On veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde çalışan işçilerin,
- Kanunları uyarınca sözleşmeli statüde çalışan personelin,
Aylık ve ücretlerinden tasarruf kesintisi yapılacağı belirtilmiştir.
Bu Kanunun 1’inci maddesinde ise yapılacak tasarruf kesintisinin amacı şu şekilde belirtilmiştir;
“Bu Kanunun amacı, çalışanların aylık ve ücretlerinden tasarruf kesintisi yapılmasını, tasarruflara Devlet veya ilgili işverenlerin katkıda bulunmasını, bağımsız çalışanların gelirlerinin bir kısmının tasarrufa ayrılmasını temin etmek ve bu tasarrufların en iyi şekilde nemalandırılmasını sağlamak suretiyle çalışanların tasarruf yapmalarını teşvik etmektir.”
Kanunun 2’inci maddesi emredici bir kanun maddesi olup çalışan kişilere tasarruf teşvik kesintilerinin yapılıp yapılmayacağı noktasında bir seçenek sunmamaktadır. Kanunun 2’inci maddesinde sayılan çalışanların aylık ve ücretlerinden tasarruf teşvik kesintisi, bizzat devletin kamu gücü ile kesilmiş ve ilgili çalışan adına T.C. Ziraat Bankası’nda açılmış “tasarruf teşvik hesabına” yatırılmıştır. (3417 sayılı Kanun, md. 4/1)
Devamında 24.04.2003 tarihinde 4853 sayılı Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabının Tasfiyesi ve Bu Hesaptan Yapılacak Ödemelere Dair Kanun çıkartılmıştır. Bu Kanun ile 3417 sayılı Kanun mülga edilerek ortadan kaldırılmıştır. 4853 sayılı Kanunun 1’inci maddesinde yine Kanunun amacı belirlenmiştir;
“Bu Kanunun amacı, 09.03.1998 tarihli ve 3417 sayılı Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair Kanun uyarınca açılmış bulunan Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabında biriken paraların tasfiyesi ve bu hesaptan hak sahiplerine yapılacak ödemelere ilişkin usul ve esasların belirlenmesidir.”
Görüleceği üzere bu Kanun ile tasarruf teşvik hesaplarında birikmiş ve nemalandırılmış alacakların tasfiye esasları belirlenmiş ve ilgili çalışanlara biriken alacakları dağıtılmıştır. Ancak bazı çalışanların tasarruf teşvik hesaplarındaki nemalandırılmış alacakları ödenmemiş ve aradan çok uzun yıllar geçmesine rağmen herhangi bir ödeme olmadığı için çalışanlar mağdur edilmiştir. Mağdur çalışanlar ise tasarruf teşvik hesabında biriken alacaklarının tahsili için sorumlu kurumlara yapılan başvuruda çoğunlukla bir sonuç alamadığından uyuşmazlığı dava yolu ile çözmek istemektedir.
Davada Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar;
İlgili davada dikkat edilmesi gereken hususlar şu şekildedir;
- Görevli ve Yetkili Mahkeme; İlgili davaya bakmakla görevli mahkeme Uyuşmazlık Mahkemesi kararları ile idari yargı mahkemeleri olarak belirlenmiştir. Yetkili mahkeme ise dava öncesinde başvuru yapılan ve başvuruya olumsuz cevap veren ya da hiç cevap vermeyen idarenin bulunduğu yer mahkemesidir. Başvuru yapılan idarenin başvuruya olumsuz cevap vermesi durumunda İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-a maddesi uyarınca iptal davası açılacaktır. Başvuru yapılan idari makamın başvuruya olumlu ya da olumsuz herhangi bir cevap vermemesi durumunda ise İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 10’uncu maddesi kapsamında iptal davası açılacaktır.
- Davanın Hangi Kurumlara Yönlendirileceği Hususu; İdari yargılama hukukunda her ne kadar davanın husumetten reddi şeklinde bir karar olmasa da davanın hangi kurumlara yönlendirileceği hususu da oldukça önemlidir. Zira çeşitli yargı kararlarında davalı olarak çalışanın çalıştığı kurum, Hazine Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu birlikte belirtilmektedir. Bazı durumlarda ise bu üç kurumdan sadece birinin davalı olarak belirtilmesi gerekmektedir. Bu nedenle dava açılmadan önce detaylı bir araştırma gerekmektedir. Bu araştırma ile davalı kurumlar net bir şekilde belirlenebilecektir.
- Dava Öncesi Hazırlıklar; Tasarruf teşvik hesaplarında biriken paraların tahsili için dava açılmadan önce iyi bir araştırmanın yapılması gerekir. Bu kapsamda 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında ilgili kurumlara yazılı başvuruların yapılması ve başvurulara gelen cevaplara göre dava açılması davanın olumlu sonuçlanması bakımından oldukça önem arz etmektedir. İlgili dava açılmadan önce çalışanın tasarruf teşvik kesintilerini yapan kuruma ilgili kesintilerin nemaları ve faizi ile birlikte ödenmesi talepli yazılı bir başvuru yapılmalıdır. Bu davada yapılacak idari başvurunun içeriği, başvurunun idareyi bir eylem yapmaya, işlem tesis etmeye zorlayıcı nitelikte olması çok önemlidir. Aksi halde başvurunun yapıldığı idareden davaya konu edilebilecek bir işlem tesis etmesi beklenemez. Bu halde de dava açılamaz.
- Zamanaşımı Sorunu; İlgili davada davalı kurumların en önemli savunma aracı zamanaşımı savunması olmaktadır. Bu konuda yüksek mahkemelerin vermiş olduğu farklı kararlar bulunmaktadır. Danıştay çeşitli kararlarında ilgili alacaklar için yapılacak dava ve takipler için 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin geçerli olduğunu belirtmektedir. Ancak zamanaşımı engelini aşmak için insan hakları bağlamında bir savunma yapılmalıdır. Ancak bu halde zamanaşımı sorunu aşılmakta ve dava olumlu sonuçlanabilmektedir. Zira çalışanların tasarruf teşvik alacağının olduğundan çoğunlukla haberi dahi olmamaktadır. Çalışan alacağından haberdar olduğunda ise arada 20 yıldan fazla bir zaman geçmiş olmaktadır.
- Yapılacak Bilirkişi Hesabı: İlgili davalarda yapılacak bilirkişi hesabından nitelikli birtakım hesaplamaların kullanılması ve hesaplamaların alanında uzman nitelikli kişiler tarafından yapılması gerekmektedir. Zira çalışanın hak sahibi olduğu alacağın içinde aylık ve ücretlerinden yapılan kesintiler, bu kesintilerin nemaları ve toplam miktara dava tarihine kadar işleyecek faizinin hesaplanması gerekmektedir. Bu nedenle dava aşamasında yapılacak hesaplamanın oldukça nitelikli bir şekilde yapılması ve davayı takip eden avukatın da hesaplama ilkelerini bilerek bilirkişiye ve mahkemeye yön vermesi gerekmektedir. Zira tasarruf teşvik kesintilerinin hesabında uygulanacak hesap ilkeleri yargı kararları çerçevesinde belirlenmiştir.
Tasarruf teşvik hesaplarında biriken nemalandırılmış alacakların tahsili için açılacak oldukça teknik bir dava olup hukuk dünyasında çok bilinen bir dava değildir. Bu nedenle dava açılmadan önce çok iyi bir araştırmanın yapılması, delillerin toplanması, yetkili ve görevli mahkemenin doğru belirlenmesi, insan hakları bağlamında savunma yapılması davanın olumlu sonuçlanması için oldukça önem arz etmektedir. Bu sebeple emsal kararlara sahip uzman avukatlardan destek alınması da önemlidir.
AV. SERCAN GÜL & AV. HÜSEYİN ORHAN ÖNLEN